27 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir kadının ardından

90 yaşında hayatını kaybeden çılgın ve cesur kadın Helen Gurley Brown'un fotoğraflarına bakarken düşündüm; yaşlanmak, yaşlılık, sanki çok uzak bir kavram gibi... 20'li yaşlarda dibine kadar yorduğun, hoyratça kullandığın, ilgi göstermediğin bedenin, tenin, sanki hiç yorulmayacak, hiç kırışmayacak ya da sarkmayacak gibi ışıldıyor. Ve sen yüzünde belirecek en ufacık bir kırışıklığa bile hazır değilsin, en azından 35'ini bulana dek...




Yaşlılık ve güzellik denkleminde cidden merak ettiğim ve en kısa zamanda yaşını, başını almış ve gerçekten "Çok güzel" bulduğum bir kadına sormak istediğim bir husus var, "Bir zamanlar bakışlardan bunalan bedenin yalnız... Ne bir bakış ne de bir dokunuş... Bugün, yıllar önce 'Bu çirkinlikle bizim kızı kimse almayacak beyyy' diye kapalı kapılar ardında, merdiven altlarında ağlatılan Hatçe'den daha mutsuz olduğun doğru mu?" 




60'lı yıllarda "Sex and the Single Girl" kitabıyla Amerika ve Avrupa'da genç kızların, bekâr kadınların cinsel hayatında çığır açan, "Bol bol, zevk ala ala sevişin" tezini korkusuzca savunan Brown'un şu sözleri de yaşını almış bir kadının içine düşeceği buhranın habercisi olsa gerek, “Benim felsefem, eğer seks yapmıyorsanız, işiniz bitmiş demektir. Kızları, yaşlı insanlardan ayıran da budur...”





Dünyanın en tanınmış dergi editörü, Cosmopolitan'ın efsanevi ismi Helen Gurley Brown... Aklındakileri söylemekten asla ve asla çekinmeyen muhteşem New Yorklu... Dergisini 30 yıldan fazla bir süre, renkli bir seks hayatı ve güzellik tavsiyeleriyle doldurdu. Acaba hep "Yaşlılık aslında bir nevi ölüm" tezini mi savunmuştu?...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder