90 yaşında hayatını kaybeden çılgın ve cesur kadın Helen
Gurley Brown'un fotoğraflarına bakarken düşündüm; yaşlanmak, yaşlılık, sanki
çok uzak bir kavram gibi... 20'li yaşlarda dibine kadar yorduğun, hoyratça
kullandığın, ilgi göstermediğin bedenin, tenin, sanki hiç yorulmayacak, hiç
kırışmayacak ya da sarkmayacak gibi ışıldıyor. Ve sen yüzünde belirecek en
ufacık bir kırışıklığa bile hazır değilsin, en azından 35'ini bulana dek...
Yaşlılık ve güzellik denkleminde cidden merak ettiğim ve en
kısa zamanda yaşını, başını almış ve gerçekten "Çok güzel" bulduğum
bir kadına sormak istediğim bir husus var, "Bir zamanlar bakışlardan
bunalan bedenin yalnız... Ne bir bakış ne de bir dokunuş... Bugün, yıllar önce
'Bu çirkinlikle bizim kızı kimse almayacak beyyy' diye kapalı kapılar ardında,
merdiven altlarında ağlatılan Hatçe'den daha mutsuz olduğun doğru mu?"
60'lı yıllarda "Sex and the Single Girl" kitabıyla Amerika ve
Avrupa'da genç kızların, bekâr kadınların cinsel hayatında çığır açan,
"Bol bol, zevk ala ala sevişin" tezini korkusuzca savunan Brown'un şu
sözleri de yaşını almış bir kadının içine düşeceği buhranın habercisi olsa
gerek, “Benim felsefem, eğer seks yapmıyorsanız, işiniz bitmiş demektir.
Kızları, yaşlı insanlardan ayıran da budur...”
Dünyanın en tanınmış dergi editörü, Cosmopolitan'ın efsanevi
ismi Helen Gurley Brown... Aklındakileri söylemekten asla ve asla çekinmeyen
muhteşem New Yorklu... Dergisini 30 yıldan fazla bir süre, renkli bir seks
hayatı ve güzellik tavsiyeleriyle doldurdu. Acaba hep "Yaşlılık
aslında bir nevi ölüm" tezini mi savunmuştu?...